DİJİTAL EKONOMİ, GİRİŞİMCİLİK VE GÖÇ

Suriyeli mültecilerin Türklerle birlikte girişimcilik ekosistemine dahil edilmesi sağlanıp, yerel toplumun sahip olduğu potansiyelin daha da arttırılması oluşturuyor.

İSTANBUL / Türkiye’de geçici koruma altında olan Suriyeli mülteciler ve yerel toplum içindeki potansiyel girişimcilere ileri seviyelerde beceriler kazandırmayı, onlar için iş bağlantıları geliştirmeyi, sosyo-ekonomik ahengin tesisini ulusal, bölgesel ve yerel aktörlerin de katılımıyla sağlamayı hedefleyen ENHANCER (Sürdürülebilir Sosyo-Ekonomik Entegrasyon İçin Girişimcilik Kapasitelerinin İyileştirilmesi Projesi) lansman etkinlikleri kapsamındaki paneller serisinin 2’ncisi dijital platformda gerçekleşti.

 

İstanbul, Şanlıurfa, Gaziantep, Adana, Mersin, Bursa, İzmir, Ankara, Konya, Kayseri ve Hatay illerinde 48 ay sürecek olan projenin odak noktasını; Suriyeli mültecilerin Türklerle birlikte girişimcilik ekosistemine dahil edilmesi sağlanıp, yerel toplumun sahip olduğu potansiyelin daha da arttırılması oluşturuyor.

 

ENHANCER Kıdemli Proje Direktörü Pınar Yapanoğlu, Fortune Dergisi Teknoloji Editörü Kerem Özdemir moderatörlüğünde gerçekleşen panelin açılış konuşmasında, “somut sonuçlara odaklı, kapsamlı ve yenilikçi” olarak tanımladığı projenin amaç ve hedeflerine dikkati çekti. 

 

Projenin; Türkiye'de geçici koruma altında olan Suriyeli mültecilerin istihdam imkanlarını arttırıp yaşam koşullarını iyileştirmek suretiyle onların sosyo-ekonomik katılımına katkıda bulunmayı amaçladığını ifade eden Yapanoğlu, proje ile aynı zamanda ev sahibi toplumun girişimcilik kapasitesinin de geliştirilmesinin hedeflendiğini vurguladı.

 

11 VİLAYETTE GENÇEKLEŞECEK

Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve Uluslararası Göç Politikaları Geliştirme Merkezi (ICMPD) tarafından yürütülen projenin Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü koordinasyonunda 11 vilayette gerçekleştiğini belirten Pınar Yapanoğlu, 3 Haziran’daki açılışla birlikte başlayan   Webinar serisinin,”Dijital Ekonomi, Girişimcilik ve Göç” paneli ile devam ettiğini bildirdi.

 

Yapanoğlu, her hafta Çarşamba günü devam edecek olan paneller serisinin 3’ncüsünün 17 Haziran Çarşamba günü “Coronavirus Pandemi Döneminde Göç ve Girişimcilik” teması ile gerçekleşeceğini bildirdi. 24 Haziran Çarşamba günü “COVID-19 ve ICMPD Türkiye” konulu 4’ncü panelin düzenleneceğini belirten Yapanoğlu, 1 Temmuz Çarşamba günü ise panellerin değerlendirilmesinin yapılacağını belirterek, tüm saygıdeğer konuşmacılara teşekkür ettiğini bildirdi. Yapanoğlu, panallerle ilgili bilgilere sosyal medya hesaplarından ulaşılabileceğini sözlerine ekledi. 

 

DİJİTAL EKONOMİ, GİRİŞİMCİLİK VE GÖÇ YENİDEN TANIMLANIYOR

Moderatör Kerem Özdemir, sözü konuşmacılara bırakmadan önce, panelin teması olan dijital ekonomi, girişimcilik ve göç unsurlarının önemine dikkati çekerek, “Her üçü de günümüzü değiştiren unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. Burada belirleyici unsur olarak dijital ekonomi, girişimciliğin ve göçün anlamı yeniden tanımlanıyor. Dijital ekonomi konusunda söyleyebileceğim üç önemli unsur var. Bunlardan birisi üretim tarafında esneklik, ikincisi platformlar halinde organize olma ve üçüncüsü ekosistemler halinde yaşama. Bu üçlüyü kurarken öncelikle eskiden olduğu gibi genele yayılmayı değil yıldız olmuş etkili olan unsurların etrafından başlamayı anlamlı bulmuyorum” dedi.

 

Özdemir, konuşmasının ardından ilk sözü Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesi, Gelişim Koordinatörü Murat Gazi Tekin’e verdi. Covid 19 salgını sonrasında önemi daha da artan “Siber Güvenlik” ve bu konuda Türkiye’nin geldiği aşama konusunda bilgi veren Tekin, bu alandaki tüm yeni fikirleri desteklemeye hazır olduklarına vurgu yaptı. 

 

“SİBER GÜVENLİKTE MİLLİYE ÖNEM VERİYORUZ”

Tekin, bilgisayarları, sunucuları, mobil cihazları, elektronik sistemleri, ağları ve verileri kötü amaçlı saldırılardan koruma uygulaması olan Siber Güvenlik konusunda şunları kaydetti:

 

“Türkiye’de siber güvenlik dendiği zaman birçok kurum var ancak, ben öncelikle kümelenme projesi üzerinde durmak istiyorum. Türkiye’de siber güvenlik alanında ürün ve hizmet veren 150 tane yerli üretici bulunuyor. Yerliye özellikle vurgu yapmak istiyorum.  Biz yerliye önem veriyoruz. Bunun sebebi de ekosistemi korumak. Ekosistemi korumak derken yabancı firmalarla çalışmak, ortak projeler geliştirmek yaptığımız şeyler ama yerli üreticimizi de korumaya çalışıyoruz.

 

Dünyada siber güvenlik tahmin edemeyeceğiniz kadar ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Her gün binlerce tehdit, milyonlarca dolar zarar söz konusu. Art niyetli insanların ve zeki olarak bunu yapanların oyuncağı durumuna gelebiliriz. Kurumlar olarak da birey olarak da bu duruma açığız. Halkımız, bankalarımız ve birçok kurum hatta uzay çalışmalarımız dahi siber güvenlik tehditlerine açık. Biz de yerli sistemler olarak her dönem bölgede güçlü kalmak için diğer donanımsal ürünleri nasıl geliştirmek istiyorsak SİHA’lar İHA’lar gibi Siber Güvenlik ürünlerinde de milliye önem veriyoruz.”

 

“MÜLTECİ KARDEŞLERİMİZE FIRSAT SUNUYORUZ”

Yerli üreticileri bir araya getirdiklerini ve bunun için Savunma Sanayii Başkanlığı’ndan fon alındığını belirten Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Belli başlı kuruluş amacımız var. Bunlardan birisi girişimcilik. Bu noktada tabiki mülteci kardeşlerimize aslında misafir olarak bakmıyoruz.  Onları da bu sürece dahil etmeye çalışıyoruz. Özellikle üniversitelere gelmiş mülteci öğrencilerin katılımları ile bazı siber güvenlik aktiviteleri yapıyoruz. Onları tanımak istiyor ve firmalarımızda istihdam edilmelerine çalışıyoruz. 

 

Geçen yıl yaptığımız yarışmada 13 farklı üniversiteden 16 takım yarıştı. İkinci olan takımda Suriyeli ve Kuveytli de vardı Türk de vardı. Akıcı İngilizceleri ile güzel proje sundular. Dolayısıyla olumsuz koşullar nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan bu kardeşlerimize de imkanlar sunmak istiyoruz.  Kümelenme bunun için kurulmadı ama destek mekanizmalarından birisi de bu. Bunlar da bizim insan kaynağımız. Çalışmalarıyla bize değer katacaklarına inanıyoruz.”

 

“BİZE SESLERİNİ DUYURSUNLAR”

Tekin, Türkiye’den de başka ülkelere değerli insanların gittiğine dikkati çekerek, “Biz de ülke olarak bazen dönem dönem insan kaybediyoruz. Avrupa’ya, Amerika’ya insanlarımız gidiyor. Neden Suriyeli kardeşlerimiz de ülkemiz ekonomisine değer katmasınlar. Bizi takip etsinler etkinliklerimize katılsınlar, bize seslerini duyursunlar. Yardımcı olmaya çalışacağız” diye konuştu.

 

Türkiye’nin siber güvenlik noktasında iyiye gittiğini vurgulayan Tekin, “Siber güvenliği kendiniz üretmeniz lazım. Çünkü başkasından aldığınızda bilgilerinizin ne kadar sizde kaldığı da her zaman soru işareti olacaktır” dedi. 

 

 

ÖDÜLLÜ GİRİŞİMCİ VE MÜLTECİ

Ödüllü girişimci ve mültecileri yabancı dil öğretmeni olarak eğiten ve onları dünyadaki kurumsal öğrencilerle bağlayan bir platform olan Chatterbox Kurucusu Mursal Hedayat ise konuşmasında, dilin önemine dikkati çekti. 

 

İngiltere’den Afganistanlı eski bir mülteci olarak, mülteci topluluğunda ele geçirilmeyen engin yetenekleri ilk elden gördükten sonra, mülteciler için profesyonel kariyer yollarına girme konusunda ilham veren Mursal Hedayat, artık dünyarda küresel bir ekonominin yanında küresel bir toplumdan bahsedildiğini söyledi.

 

Mursal Hedayat, “Sadece birbirine bağlı olan taraflar değil, dünyanın neresinde olursanız olun birbiri ile iletişim kurabilen küresel bir toplum var. Burada küresel ekonomiyi iyileştirmek için yakalanması gereken çok önemli bir fırsat var. Yani madalyonun öteki yüzü var. Bu fırsatları kullanmak çok önemli” dedi.

 

 

BAŞIRILI ÖRNEKLER

Dünya Gazetesi Yazarı Didem Eryar Ünlü  de konuşmasında, dünyada başarı hikayesi yazmış mültecilerin varlığına vurgu yaptı. “Apple’ın, eBAY’ın ve Google’ının kurucuları da göçmendi” hatırlatmasında bulunan Ünlü, şöyle konuştu

 

“Apple'ın kurucusu Steve Jobs'un ailesi Amerika’ya göç etmemiş olsaydı Apple’i kuramayacaktı.  İnternet üzerindeki en büyük açık artırma usulü alışveriş sitesi olan Amerikan şirketi eBay’ın kurucusu da İranlı bir göçmen. Google kurucusu da yine aynı şekilde göçmen. Görüldüğü gibi göçmenler geldikleri ülkeye büyüme ve gelişme gibi pek çok ekonomik ve toplumsal katıkları da birlikte getiriyorlar.

 

Bugün ne yazık ki göçmen konusu halen birçok ülkenin sorunu olarak değerlendirilse de anlamamız gereken çok önemli bir konu var. Bu da birlikte olmak, paylaşmak ve iş birliğidir. Yaşadığımız Covid süreci bize bunu hatırlattı. Din, dil ırk ülke farkı gözetmeksizin hepimizi yıkıcı şekilde etkiledi. Bu etkinin yıkıcı olmasının sebebi küresel anlamda iş birliğinin en güçsüz olduğu zamanda bizi yakalaması oldu. Bütün bunlardan ders çıkarmak gerekir. Artık en büyük silah rekabet değil iş birliği ve dayanışma olacak. Şirketler için de dünyada en büyük olmak değil, dünya için en iyi olmanın ön plana çıktığı süreçteyiz. ENHANCER bu açıdan çok önemli bir proje. Bu proje çok paydaşlı iş birliği yaratıyor. Hepsinden önemlisi de sorunun gerçek aktörleri olan kişileri çözümün bir parçası yaparak kalıcı bir çözüm yaratıyor.

Sürdürülebilir olmazsak, kaynakları hesapsızca tüketmeye devam edersek yarın yokuz. Bence bunu şirketler gördü ve bundan sonra yatırımlarını buna göre şekillendireceklerini düşünüyorum.”

 

YENİ NORMALLEŞMEDEKİ FIRSATLAR

Araştırmacı Julie M. Zollmann ise Covid 19 salgınının ardından ortaya çıkan yeni normalleşmede ortaya çıkacak fırsatlarla ilgili görüşlerini dile getirdi.

 

Kenya’da olduğunu ve mültecilerle çok fazla iletişim kurduğunu vurgulayan Zollmann, şöyle devam etti:

 

“Gerçekten durum çok vahim onlar için. Yani dönüşüme kesinlikle ihtiyaç duyuyoruz. Düşünsenize ekonomiyi daha adil daha yeşil bir ekonomiyi yeniden inşa edebiliriz. Ama bu tartışmalar beni endişelendiriyor. Bugün geldiğimiz aşamada, hastalıklara sınır koyamıyoruz, ekonomik faaliyetlere sınır koyamıyoruz. İkincisi ticaret. Covid birçok ekonomi etkiledi. İthalat ihracat etkilendi. Kenya siber güvenliği ve uzay teknolojisine nasıl geçecek diye düşünüyorum. Küresel olarak bu iki hususa dikkat etmemiz gerekiyor. Ekonomilerimizi yeniden inşa ederken herkesi dinlemeliyiz. Dünyada dijitalleşme biraz paralı ilerliyor ve her şeyi kendi küçük baloncuğumuzdan örme riski var. Bilinçli çalışmalarla bu durumdan çıkmamız lazım. En hassas durumdaki kişileri bu durum nasıl etkileyecek diye düşünmemiz gerekiyor” 

 

SURİYELİ GÖÇMENİN BAŞARI HİKAYESİ

Önce Filistin’den Suriye’ye ardından da Suriye’deki savaş yüzünden Türkiye’ye gelmek zorunda kalan ve atalarından kalan bir meslek olan sedef kakma işçiliğinde başarı hikayesi yazan Girişimci Atta Aqiel ise konuşmasında kendi deneyimlerini paylaştı. 

 

 “Biz mülteciler olarak sadece yardım alan olmak istemiyoruz. Ev sahibi toplama yararlı olacak altyapımız var” diyen Atta Aqiel, birleştiricilikte ve kaynaşmada sanatın önemine vurgu yaptı. 

 

Geleneksel sanatlarla ilgili olanları bir platformda toplamak istediklerini belirten Atta Aqiel, şunları kaydetti:

 

“Türk kültüründen etkilenen tasarımlar üretmek istiyoruz. Üretim fırsatlarından yararlanarak ve Türkiye’nin dışında da bunu gerçekleştirmek istiyoruz. Biz hepimiz bir olarak mekanizmalar geliştirmemiz lazım. Bu ekonomiyi canlandırmamız lazım. Bütün dünyada salgından olumsuz etkilendi. Covid bütün dünyada sosyal alanda da bizi ayırdı. Ayrışmaya neden oldu. Dolayısıyle  dil bunun üstesinden gelebilir ve aramızdaki bu uçurumu yaklaştırabilir. Mesela İstanbul Kültür Sanat Kurumu’nun ortak yaşamla ilgili kültürel projesi çok önemli. Biz bu sayede yani kültürle yakınlaştık.  Çünkü, sanat yakınlaşmayı ve rahatlatmayı getiren insani bir duygudur.”

 

3’NCÜ PANEL 17 HAZİRAN’DA

ENHANCER lansman etkinlikleri kapsamındaki 3’ncü panel, 17 Haziran Çarşamba günü  Sabah Gazetesi Editörü Barış Ergin’in Moderatörlüğünde, 

 “Coronavirus Pandemi Döneminde Göç ve Girişimcilik” teması ile gerçekleşecek. 

 

Panele, IBM Orta Doğu ve Afrika Dijital Strateji Danışmanı  Asma Shabab, ODTÜ Girişimcilik Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı Prof. Dr. Adil Oran, Coronathon Türkiye Girişimi Sözcüsü ve Boğaziçi Üniversitesi Girişimcilik Merkezi Direktörü  Dr. Oğuzhan Aygören, Habibat Müdürü Sezai Hazır ile Tatari CEO’su Hussam Eddin Tatarikonuşmacı olarak katılacak. 

 


11.06.2020 13:30:00