Haklı olmak, herhangi bir konuda doğru olanı düşünmek, yapmak, desteklemek anlamına gelmektedir. Yaşamı devam ettirebilmek için gereklidir. Doğru düşünürseniz, davranırsanız hata yapmazsınız. Böylece yaşam sürenizi uzatabilirsiniz. Ormanda vahşi hayvanlardan kaçan kişinin doğru yolu seçmesi, sınava giren birinin soruları doğru cevaplayabilmesi, hastasını ameliyat edecek bir doktorun doğru karar vermesi önemlidir. Bunun yanı sıra eğlenmek için izlediğiniz bilgi yarışmasının sorularını cevaplandırabilmek, oyunda belirlediğiniz taktikleri kullanarak oyunu kazanmak sizi akıllı, mutlu hissettirebilir. Tabi bu durum o kadar hayati değildir. Peki sorulara cevap veremediğinizde, oyunu kaybettiğinizde yaşadığınız üzüntü bu durumun önemiyle paralel mi? O kadar da önemli olmayan konularda yaşadığınız mağlubiyet sizi yerden yere vuruyorsa, belki de içten içe sürekli haklı olmak istiyor olabilirsiniz.
Yaşantınızda belirli bir ölçüde haklı olmayı istemek size motivasyon sağlayabilir. Bu durum olağan iken; bu konuda hiç beklentinizin olmaması ya da sürekli haklı olmaya çabalamak işlevsel değildir. Haklı olmayı hiç istememek, hayata herhangi bir beklentiniz, çabanızın olmadığını gösterebilir. Haklı olmayı sürekli istemek ise kişinin hem kendisiyle hem çevresindeki insanlarla ilişkilerini zedeleyebilir. Yaşama dar bir pencereden bakmasına neden olabilir.
Sürekli haklı olmayı isteyen insanlar; son sözü söyleme ihtiyacında olabilir, insanlar ona katılmadığında ya da işler yolunda gitmediğinde o kişilere öfkelenebilir, çok fazla kanıt olmasına rağmen kendi fikirlerinde ısrarcı olabilir, başkasının sürekli sözünü kesip sadece kendi konuşmak isteyebilir, kimseye güvenmediği için işleri tek başına kendi yapmak isteyebilir. Her konuda sürekli haklılılık arayan kişilerin sadece kendi penceresinden baktığı söylenebilir. Böyle bir durumda bu kişilerin karşılarındaki kişilerle empati kuramadıkları gözlenebilir. Ayrıca bu bahsedilenlerden farklı olarak bazı insanlar haklı olma istediğini dışarıya yansıtmasa da içinde yaşayabilir. Bu kişiler sürekli içten içe kendilerini eleştirebilir.
Sürekli haklı olmayı istemek yetiştirilme tarzından kaynaklanabilir. Çocuklarının sınırlarını belirlemeyen, dürtü kontrolünü edinmeyi sağlayacak ortam sunmayan ailelerdeki çocuklar, her dediklerinin doğru olduğuna ve kendilerinin de “ayrıcalıklı” olduğuna inanabilir. Bunun yanı sıra çocuklarına karşı sürekli eleştirel ve korumacı olan ailelerde çocuklar kendini sürekli savunma ihtiyacında hissedebilir ve bunu yetişkinliğe sürekli haklı olma çabası olarak taşıyabilirler.
Sürekli haklı olma çabası kişinin kendini “ayrıcalıklı” olduğuna inanmasından kaynaklanabilir. Kendi benliğine ve yaşama bütüncül ve tutarlı olarak şekilde bakabilecek yetiye sahip olmamak bu durumu pekiştiren faktörlerden birisidir. Bunun yanı sıra sürekli haklı olma istediği; kişinin kendi öz değerini haklı olmasına bağlamasından kaynaklanabilir. Hataya, başarısızlığa tahammül edemeyen kişiler haksız olduğunu kabullenmekte zorlanabilir. Kendini güvensiz, yetersiz hisseden birisi sürekli haklı olma çabasıyla kendisine kendi değerini kanıtlamaya çalışabilir.
Uzman Psikolojik Danışman Şura Saka,'' Ayrıca sürekli haklı olduğunu düşünmek kişide kontrolün ve gücün kendinde olduğu yanılsamasını sağlayabilir. Böylece yaşamda zayıf, güçsüz hisseden bir kişi haklı olduğunun altını çizerek güçlü hissedebilir. Bu durumların yanı sıra bazen belirli kişiler (iş arkadaşı, kardeş vb) rekabeti tetikleyebilir. Böyle bir durumda kişi karşısındakinden saygı görmek için sürekli haklı olmaya çabalayabilir. Tüm bunların yanı sıra sürekli rekabetin olduğu, hata ve eksikliği kabul etmeyen, başarı ve güce önem gösteren kültür de kişinin kendini sürekli haklı olmaya çabalamasını etkileyen bir faktördür.''dedi.
27.04.2024 13:13:09