İSG KANUNU BİLMECESİ VE KARMAŞASI

Gaziantep Elektrik Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Yönetim Kurulu Başkanı İslim ARIKAN yaptığı basın toplantısında İSG Kanunu'na değindi.

Gaziantep Elektrik Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Yönetim Kurulu Başkanı İslim ARIKAN yaptığı basın toplantısında İSG Kanunu'na değindi. 


Bilindiği gibi 6331 sayılı kanun, 2012 yılında yürürlüğe girmesine rağmen, bazı maddelerin uygulamaları defalarca ertelenerek neredeyse ciddiyetini kaybetmesine sebep olmuştur. En son 2018 yılı sonunda bütün maddeler yürürlüğe girmiş, Az Tehlikeli grupta olan birçok firma hizmet almaya başlamış, Firmalar ve OSGB ler kadrolarındaki C ve B sınıfı İş Güvenliği Uzmanlarını işten çıkararak, B ve A sınıfı Uzman istihdam etmiş ancak iki ay sonra kanunun ilgili maddeleri tekrar ertelendiğinden bu kez yeni alınan B ve A uzmanlar işten geri çıkarılmış, yerine tekrar C ve B sınıfı Uzmanlar alınmıştır. Yani tam bir karmaşa ve mağduriyetler yaşanmıştır.

Söz konusu son erteleme, 01 Temmuz 2020 tarihi itibarı ile sona ermiş, dolayısıyla C sınıfı Uzmanlar Az Tehlikeli ve Tehlikeli gruptaki , B Sınıfı Uzmanlar ise Tehlikeli ve Çok Tehlikeli gruptaki işyerlerine atanabilirken, 1 Temmuz’dan itibaren C Sınıfı Uzmanlar sadece Az Tehlikeli işyerlerine, B Uzmanlar ise sadece Tehlikeli işyerlerine atanabilmektedirler. Ayrıca 1 kişi çalıştırsa bile, Az Tehlikeli İşyerlerinin de Uzman ve Hekim Hizmeti alma zorunluluğu başlamış bulunmaktadır.

Şube olarak her türlü ertelemeyi, her türlü affı doğru bulmamamıza rağmen ancak bu kez durum farklıdır, yani daha önceki ertelemelerin ciddi bir gerekçesi yokken, bu yıl önemli gerekçeler vardır.

Bunlardan birincisi Pandemi sebebiyle Az Tehlikeli Grupta yer alan birçok işyerinin ya çalışamaması ya da düşük kapasiteyle çalışması sebebiyle artacak maliyetleri karşılayamama durumudur,

İkincisi Mayıs ayında yapılması planlanan İSG profesyonelleri sınavının Kasım ayına ertelenmiş olmasıdır.

Bu sebepler ışığında özellikle B sınıfı Uzmanların Çok Tehlikeli İş Grubuna, C sınıfı Uzmanların ise Tehlikeli İş grubuna atanabilme imkanları 2020 yılı sonuna kadar uzatılmalı ve Uzmanlara Kasım sınavında bir üst sınıfa geçebilme şansı verilmelidir.

Az tehlikeli grupta yer alan işyerlerine ise erteleme yapılmasa dahi Devlet desteği ile bu imkan tanınmalıdır.

Eğer herhangi bir değişiklik düşünülmüyorsa da bu durum derhal kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

Bir başka vahim durum ise;

Sakarya’da yaşanan elim ve vahim olayda birçok çalışan Vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve yaralanmışlardır. Hayatını kaybeden Vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, Yaralılara acil şifalar dilerken adeta günah keçisi ilan edilen İş Güvenliği Uzmanlarının durumlarına dikkat çekmek istiyoruz.

Tutuklananlardan birisi olan İş Güvenliği Uzmanının söyledikleri önemlidir ve Devlet buna mutlaka bir çözüm bulmalıdır. Uzmanlar ister işyerinin kendi elemanı olarak (özel bir yetki verilmemişse), ister bir OSGB firmasından görevlendirilmiş olsunlar o işyerinde hemen hemen hiçbir yetkileri yoktur;

İşçiyi işe alamazlar, işten çıkaramazlar,

İşçiye ceza veremezler, ödül veremezler,

İşçinin yerini değiştiremezler, ünvan veremezler,

Kişisel koruyucu malzemeyi kullanmaları için talimat veremezler,

İşçiye izin veremezler, geçici görevle gönderemezler,

İşyerinde eksik olan güvenlik malzemelerinin satın alınması için talimat vermezler, vb,

Peki ne yapar bu Uzmanlar, Onlar işyerindeki iş güvenliği risklerini en aza indirmek için İşveren’e teklif ve tavsiyelerde bulunurlar, çözüm yolları arar ve işverene sunarlar, yani kısacası İş Güvenliği ile ilgili Danışmanlık yaparlar. Bu tedbirleri alıp almamak, İşveren veya Vekilin kararlarına bağlıdır. Hal böyleyken hemen hemen her ölümlü iş kazasında,  Uzmanlar da işveren veya vekilinden önce göz altına alınma ve tutuklanma uygulamalarına muhatap olmaktadırlar. Böylece haksız yere uygulamalara maruz kalınması bir yana asıl tehlike, kamuoyunun ve İşveren ya da vekillerinin bu durum karşısında kendilerini sorumsuz hissetme duyguları oluşmaktadır.

Birçok işyerinde “Saha Gözetim ve Öneri Defterler” i ya bulunmamakta, ya İşverenin kasasında bulunmakta ve ne yazılacağına uzman değil işveren tarafı karar vermektedir. Bu durumu Bakanlığa bildiren Uzmanın işine devam edebilme ihtimali sizce % kaçtır?

Yukarıda da dediğimiz gibi Devlet buna bir çözüm bulmalıdır, Şubemiz İş Sağlığı ve Güvenliği Komisyonu olarak  Önerilerimiz;

·       OSGB uygulamalarında da tıpkı Yapı Denetim Sisteminde olduğu gibi bir havuz oluşturulmalı, sistem üzerinden talep eden Firmalara Random olarak atanabilme sağlanmalıdır.

·       “Saha Tespit ve Öneri Defteri uygulaması kaldırılmalı, yerine İş Güv. Uzmanlarının ve İşyeri Hekimlerinin İSG Katip programı üzerine online olarak kayıt yapabileceği, fotoğraflar yükleyebileceği alan oluşturulmalıdır. Ve bu kayıt yapıldığı anda İşveren veya Vekilin GSM ine bir mesaj gönderilerek İSG Katip’te bir bildiriminin olduğu belirtilmeli ya da kayıtlı e-postasına yapılan kayıt metni otomatik olarak gönderilmelidir. Böylece Uzman veya Hekim gördüğü eksiklik ve yanlışlıkları kolaylıkla kayıt altına alabilir, Bakanlığımızda bu kayıtları önem sırasına göre sistem üzerinden denetleyerek denetimler yapabilir.

·       Çalışma Bakanlığımızın ilgili birimleri Adalet Bakanlığının ilgili birimlerine 6331 sayılı kanun ve bağlı Yönetmelikler ile uygulamaları hakkında seminerler, brifingler vermeli, Savcı ve Hakimlerin yasa ve uygulamaları ile sorumluluk öncelikleri hakkında bilgi edinmeleri sağlanmalıdır.

·       Bilirkişilik uygulamalarında, bilirkişi olarak görevlendirilecek Uzmanların sadece uzmanlık belgeleri olması yeterli görülmemeli fiilen en az 3 yıl uzmanlık yapmış olmaları şartı aranmalıdır.

·       İş Güvenliği Eğitimleri en etkili, kolay uygulanabilir ve masrafı en az olan unsurdur. Bu sebeple bu konuda ilk adım olarak, gerek İSG Temel Eğitimleri, gerekse sektör bazlı eğitimlerin Bakanlık bünyesinde oluşturulacak “İSG Eğitim Kurulu” vasıtasıyla görsel yönüyle zengin, yetişkin eğitimine uygun prensiplerle oluşturulmuş sunumlar hazırlanmalı, bu sunumlar İSG Uzmanları ve İşyeri Hekimleri tarafından sistem üzerinden indirilerek çalışan eğitimlerinde yeknasaklık sağlanmalıdır.

·       İSG Eğitiminde ikinci ve en önemli unsur olarak eğitimlerin Devlet kontrolünde yapılabilmesinin uygulanabilirliği tartışılmalıdır. Eğitimde işverenler veya vekilleri mesai saatlerinde verilmesini istemeyebiliyorlar, doğal olarak çalışanlarda mesai dışında verilmesini istemiyorlar. Bu durumda Uzman ve Hekimler çaresizlikle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu sebeple eğitimlerin işe başlamadan bir Devlet Kurumu (MEB, ÇSGB, Sağlık Bak. vb.) gözetiminde bir program çerçevesinde uygun salonlar tespit edilerek, firmaların işini aksatmayacak sayılarda katılımla, İSG Uzmanlarının koordinesi ile Yetkin Eğitimciler tarafından verilmesi sağlanmalıdır. Bu gerçekleşinceye kadar, işe yeni başlayacak işçilerin başlamadan önce Firmasında veya OSGB ler de eğitime tabi tutulmaları sağlanabilir.

·       Eğitim Süreleri daha uygulanabilir olmalıdır.

·       Risk değerlendirmeleri birçok kişi tarafından anlaşılır olmaktan uzak olduğundan ve gerçek risk analizlerinin yapılabilmesi için sıhhatli veriler temin edilemediğinden bunun yerine “Kontrol Listeleri” uygulaması yeterli görülmelidir. Özellikle dinamik bir iş akışı olan inşaat sektöründe “risk analizi” yerine “Kontrol Listeleri” uygulaması kabul görmelidir.


09.07.2020 14:51:00