ORDUNUN YENİ ÜYESİ: Sungur portatif hava savunma füzesi

Sungur portatif hava savunma füzesinin omuzdan atılan versiyonu TSK envanterine girdi.

Teknik değerleriyle bu alanda dünyanın en iyileri arasına gösterilen Sungur, gelecek için de önemli bir viraj. Projeden elde edilen bilgi birikimiyle yakın zamanda son derece kritik bir ürünün daha geliştirilmesi bekleniyor.

 

Savunma Sanayii Başkanlığı koordinesinde yürütülen projeler art arda yeni eşikleri aşmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıl kaideye monteli şekilde araçtan fırlatılan Sungur bu kez omuzdan atılan haliyle ilk kez görücüye çıktı.

SSB Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir’in duyurduğu gelişmenin arka planında Türkiye için oldukça değerli bazı detaylar var. Bunlara geçmeden önce Sungur projesiyle ilgili temel bir çerçeve çizmekte fayda var.

 

Sungur füzesi nasıl gelişti?

 

Sungur’u anlatırken bir parantez açıp ABD yapımı Stinger’dan bahsetmek şart. Stinger, bu alanda dünyanın en çok bilinen ve belki de en çok tercih edilen sistemi. Roketsan, işbirliği kapsamında daha önce Stinger’ın üretiminde bir şekilde yer almış firmalardan biri.

Sungur da Roketsan imzalı bir füze. Roketsan, son yıllarda kritik ihtiyaçları hızlı ve etkin bir şekilde ortaya koymasıyla dikkat çekiyor. Aslında Sungur’un gelişimi hem yukarıda bahsettiğimiz Stringer üretimi hem de HİSAR projesinden elde edilen kazanımlarla doğrudan bağlantılı.

Türk savunma sanayiinde bir ürün geliştirdikten sonra farklı konfigürasyonları için hızla yol alındığına sıkça şahit olduk. Nasıl ki Sungur’da HİSAR’dan elde edilen tecrübe varsa, yakın gelecekte Roketsan’ın üreteceği bir hava-hava füzesinde de Sungur’daki kazanımların başrol oynaması bekleniyor.

 

Dünyanın en iyilerinden biri

 

Sungur’un sahip olduğu teknik özellikler, ortaya konan ürünün ne kadar özel olduğunu gösteriyor. Gece ya da gündüz ayırt etmeksizin hedef tespit edebilmesi, baktığı yerdeki nesneyi tespit, teşhis, tanımlama ve takip yeteneklerinin son derece gelişmiş olması, 360 derece atış kabiliyeti akla ilk gelenlerden.

Burada bazı sayısal verilerden bahsedelim ve Sungur ile rakipleri arasındaki farkı biraz daha netleştirelim… Sungur’un azami menzili 8 kilometre. ABD’li rakibi Stringer’da bu rakam 4,8. Avrupalı Mistral 7,5 kilometre menzile sahipken, Rus Verba’da ise bu rakam 6 kilometre.

Sungur sadece menzilde değil irtifada da rakiplerinden önde. Stringer’da 3,8 kilometre, Verba’da 3,5 kilometre, Mistral’de 3 kilometre değerler var. Sungur’un irtifası ise 4 kilometre.

Bir parantez açalım ve Sungur’u rakiplerinden ayıran en önemli özelliklerden birine değinelim. Sungur, Görüntüleyici Kızılötesi (IIR) güdüm sistemine sahip. Bu tür füzeler genelde hedefin ısı yoğunluğunu takip ediyor. Kendisine füze yöneldiğini gören uçar unsurlar bunlardan kaçabilmek için flare adı verilen ateş topu atıyor. Böylece füze asıl hedef yerine kendisini aldatan ateş topuna yöneliyor ve hedef ıskalanıyor.

Sungur bu aldatmaya düşmemek için IIR kullanıyor. Yani üzerinde bir görüntüleyici var. Sadece ısıya gitmekle kalmıyor, genel görüntüsünü bildiği hedefe yöneliyor. Hedef unsur ateş topu atsa dahi IIR takılı füzeden kaçamıyor.

 

TSK’nın elini çok rahatlatacak

 

Türkiye, halihazırda ağırlıklı olarak ABD ve Rus sistemleri kullanıyor. Bu tipte füzeler oldukça kritik. ABD gibi ülkeler, Stinger sattıkları ülkeleri belirli aralıklarla denetliyor. Stinger füzesiyle ilgili ne zaman, nerede, kime karşı kullanıldığı gibi bilgileri talep ediyor.

Haliyle bu durum terör örgütlerine yönelik kimi hassas operasyonlara dair bilgilerin de başka bir ülkeyle paylaşılmasını beraberinde getiriyor. Tamamen yerli ve milli imkanlarla üretilen Sungur ile Türkiye bu süreci de aşmış oluyor.


25.07.2022 14:17:25