Süper Ligin En Genç Gol Atan Oyuncusu Yasin Özcan:

Bu sezonun gol atan en genç oyuncusu unvanını taşıyor. Henüz 17 yaşını doldurmadan Süper Lig'de golle tanışan genç oyuncu hem stoper hem de sol bekte görev yapabiliyor.

Sivas'ta başlayan futbol kariyerini Kasımpaşa formasıyla Süper Lig'e taşıyan yıldız adayı, tıpkı idolü Sergio Ramos gibi rakipleri üzerinde korkutucu bir etki bırakmak istediğini söylüyor.

 

 

20 Nisan 2006 İstanbul, Kağıthane doğumlusun. Aslen nerelisiniz, annen ve baban ne iş yapıyorlar?

 



Aslen Sivaslıyız. Zaten o yüzden şehrimin plakası olan 58 numaralı formayı giyiyorum. Annem ev hanımı. Babam ise taksicilik yapıyordu. Profesyonel sözleşme imzaladıktan sonra babamın da artık emekli olmasını istedim. İki kardeşiz. 10 yaşında bir kız kardeşim var.

 

 

 

İstanbul'da doğmuş biri olarak nasıl bir çocukluk dönemi geçirdin?

 



İstanbul'da doğdum ve 3 yaşıma kadar da burada yaşadık. Sonra Tekirdağ'a taşındık. Orada 1 yıl kaldıktan sonra memleketimiz Sivas'a gittik. Sivas'ta 7 senem geçti. 11 yaşıma geldiğimde İstanbul'a geri döndük. Her çocuk gibi nerede olursam olayım okul dışındaki vakitlerimi sokakta oyunlar oynayarak geçirdim. Arkadaşlarımla saklambaç, ebelemece ve hepsinden daha fazla da futbol oynayarak geçti çocukluğum.

 


Ailende sporla ilgilenen birileri var mı?

 



Baba tarafımdan akrabalarımdan amatörce futbol oynamış bir-iki kişi dışında ailemde sporla ilgilenen kimse yok.

 



Futbolla eğitim hayatını birlikte yürütmek kolay değil. Senin eğitim hayatın nasıl gidiyor?

 



Özel bir okulda okuyorum. Lise talebesiyim. A takıma çıkana kadar derslerim oldukça iyiydi. Ancak A takıma yükselince doğal olarak antrenman ve maçların yoğunluğu sebebiyle dersler konusunda aksamalar yaşandı.

 


Sendeki futbol yeteneğini ilk kim keşfetti ve bir kulübün kapısından içeri soktu?

 



Sivas'ta yaşadığımız dönemde yakınımızda bir futbol okulu vardı ve ben de o okula gitmeye can atıyordum. Babamı ağlaya ağlaya ikna ettim ve kendimi o futbol okuluna yazdırdım. Daha sonra Sivas'taki İl Özel İdare Kulübü'ne kendi başıma gittim. Bendeki yeteneği İl Özel İdaresi'ndeki Ahad Ayvalıoğlu Hocam keşfetti. Yetenekli ve çalışkan biri olduğumu söylüyordu. Çok koşuyordum, ondan olsa gerek. Eğer İstanbul'a taşınmasaydık Sivasspor'a gidecektim. İstanbul'a taşınınca ben de Kasımpaşa'ya geldim.

 



İl Özel İdaresi Kulübü'ne kendi başına gittiği söyledin. Orada seçmelere mi katıldın?

 



İlkokul 3. sınıftaki bir arkadaşım, "İl Özel İdaresi'nin seçmeleri var. Sen de iyi futbol oynuyorsun. Seçmelere katılır mısın?" deyince ben de seçmelere gittim. Ahad Hoca beni beğendi ve takıma aldı. İl Özel İdaresi'nde 1 sene oynadım. İstanbul'a taşınınca mahallemin takımı olan Kardolapspor'a geldim. Orada Bektaş Hocam da beni beğendi. İlk antrenmana çıktığımda benim ileride iyi bir futbolcu olabileceğimi anladı. Kardolapspor'da 1 sene oynadım. Bu arada profesyonel kulüplerin de seçmelerine katılıyordum. Bektaş Hocamın Kasımpaşa Kulübü'nde bir tanıdığı vardı. Onun tavsiyesiyle beni antrenmanlara çıkardılar. Muharrem Uysal Hocam başta olmak üzere diğer hocalar da beni beğendi.

 


Kasımpaşa kariyerin 12 yaşında başladı. O dönemde girdiğin diğer seçmelerde nasıl sonuçlarla karşılaşmıştın?

 



Maalesef diğer profesyonel takımların seçmelerinde beni kabul etmediler. En son Kasımpaşa'ya gelmiştim ve burada beğenildim.

 


Kasımpaşa altyapısı sana nasıl katkılar sağladı?

 



Burada amatör kulüplerden çok farklı bir ortam mevcut. Kasımpaşa'nın çok güzel bir altyapısı var. Hocalar oyuncularla çok yakından birebir ilgileniyor ve onlara değer veriyorlar. Bu ortam da benim futbola daha sıkı bağlarla bağlanmamı sağladı.

 



Üzerinde emeği olan teknik adamları sıralarsan nasıl bir liste yaparsın?

 


İl Özel İdaresi'ndeki Ahad Hocam benim futbola başlamamı sağlayan isim oldu. Kardolapspor'da Bektaş Hocam yolu açtı. Kasımpaşa'da altyapı hocalarımdan Muharrem Uysal ve Ömer Hacısalihoğlu, A takımda da Sami Uğurlu ve Şenol Can Hocalarımın üzerimde emekleri var. A takımdaki en büyük destekçim ise Selçuk İnan Hocam oldu.

 



Futbola defans oyuncusu olarak mı başladın? Defans oyuncusu olmayı sen mi istedin?

 



Sivas'ta futbola ilk başladığımda sol kanat oynuyordum. Boyum uzun olduğu için beni stopere çektiler. "Boyun uzun ve süratin de yüksek. Stoperde çok daha rahat oynarsın" dediler. Başlangıçta stoper oynamayı pek istememiştim. Sol kanatta oynamanın daha iyi olduğunu düşünmüştüm ama artık alıştım ve kabullendim.

 



Futbola başladığın dönemde idollerin var mıydı? Hangi oyuncuları beğeniyordun?

 



En büyük idolüm Sergio Ramos. Agresifliği, topla oynayışı rakiplere korku veriyordu. Ben de rakiplerime öyle bir korku vermek isterim.

 



Profesyonelliğe geçişin nasıl oldu? Seni A takıma alan teknik direktör kimdi ve o dönemde sana neler söylemişti? Senden nasıl beklentileri vardı?

 



Beni A takıma ilk olarak Sami Uğurlu Hoca çıkardı. Bana rahat olmamı söylüyordu. "Rahat olursan her şeyi yapabilirsin. Çalış ve beslenmene, uykuna her şeyine dikkat et" diyordu. Beklenti olarak, benim bu günlere gelmemi istiyordu. Ben de bunu başardığımı düşünüyorum.

 



Lacivert-beyazlı formayla Süper Lig'deki ilk golünü Medipol Başakşehir maçından attın. Harika bir goldü. Bize o golden ve sonrasında neler hissettiğinden bahseder misin?

 



Uzak mesafeden topa oldukça sert vurdum ve aslında ilk başta gol olduğunu anlamadım. Taraftar bağırınca topun ağlara gittiğini idrak ettim. Ondan sonra da çılgınlar gibi sevindim. Hatırladığım sadece bu kadar.

 


Altyapıda stoper oynuyordum ama A takımda sol bektesin. İki mevki arasında aslında önemli farklar var. Bize bu değişimin senin üzerindeki etkilerinden söz eder misin?

 



Stoperde savunmam çok iyiydi. Sol bek ise biraz daha hücuma dayalı olduğu için beni oyun kurma adına da biraz daha geliştirdi. Bir de çizgide dar alan oyunlarının beni taktiksel açıdan biraz daha öne taşıdığını düşünüyorum. Bugün bakınca kendi yeteneklerime en uygun mevkiin de sol bek olduğunu söyleyebilirim.

 



Henüz 16 yaşında olmana rağmen sahada seni büyük bir özgüven içinde, 40 yıllık oyuncu gibi izliyoruz. Dripling yaparken, pas verirken ya da şut atarken müthiş bir rahatlık içinde oynuyorsun. Sana bu özgüveni sağlayan faktörler nelerdi?

 



Maç öncesi sürekli dua ederim. Hakem düdüğü çalana kadar dua eder ve gerisini Allah'a bırakırım. Tabii ki de ben de elimden geldiğince çalışır, çabalarım.

 



Takımınızda Valentin Eysseric, Ryan Donk, Papy Djilobodji gibi tecrübeli ve iyi futbolcular var. Onlarla nasıl bir ilişkin var? Onlardan neler öğreniyorsun?

 



Genç bir oyuncunun kendisini geliştirebilmesi için usta oyuncuların tecrübelerinden yararlanması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle de takımdaki ağabeylerime sürekli sorular soruyorum. Pozisyonlarla ilgili mesela sürekli soru sorarım. Antrenmanda hata yaptıysam onlarla istişare ederek hatalarımı düzeltmeye çalışırım. Böyle yardım alıyorum. Maç içerisinde de sürekli konuşarak yardım alıyorum. Bana çok iyi davranıyorlar. Onları çok seviyorum.

 



Hocaların senin hangi özelliklerini beğeniyor, hangi yönlerini geliştirmen gerektiğini söylüyor? Bu konuda ekstra çalışmalar yapıyor musun?

 



Hocalarım savunma yönümü beğeniyorlar. Topla oyun hakkında ise biraz eksiklerim var. Onları da geliştirmek için çalışıyorum. Fiziksel olarak da biraz eksiğim var. Onu da hocalarla özel olarak çalışıyoruz.

 


Futbolda kendine örnek aldığın yerli isimleri söyleyebilir misin?

 



Sol bek olarak daha önce Kasımpaşa'da oynayan, şimdi ise Trabzonspor formasını giyen Eren Elmalı'yı örnek alıyorum. Stoperde örnek aldığım oyuncu ise Merih Demiral.

 



Bazı büyük yeteneklerin kaybolup gittiğine çok kez şahit olduk. Böyle bir tehlike genç oyuncuların başında duruyor. Bu konu hakkında neler söyleyebilirsin?

 



Evet, ne yazık ki bazı genç yeteneklerde bu gibi durumlarla karşılaşabiliyoruz. Futbol yüksek disiplin, çok çalışma ve büyük fedakârlıklar gerektiren bir meslek. Bunlardan birisi eksik olursa yetenekleriniz sizin iyi bir futbolcu olmanıza yetmeyebilir. Bu konulara çok dikkat ediyorum. Bir de asla pes etmemek ve sonuna kadar zorlamak gerekiyor.

 


Futbola birlikte başladığın arkadaşlarının birçoğu bugün oyunun dışında kaldı. Seni onlardan ayıran ve bu noktaya taşıyan farkların nelerdi?

 



Doğuştan gelen bir yetenek ve çalışmalarımın verdiği meyveler diyebilirim. Diğerlerinin ne yaptığını bilemem ama ben her zaman çok çalıştım ve aynı tempoda hiç vazgeçmeden çalışmayı sürdürüyorum.

 


Millî Takımlarda çeşitli yaş gruplarında forma giydin. Ay-yıldızlı formaya ilk kez çağrıldığında neler hissettin?

 



Millî Takımlara ilk çağırıldığımda çok mutlu olmuştum. Evde zıplıyordum. İlk haberi aldığımda mükemmel bir his yaşadım. Anlatılmaz bir şey. Formayı giyerken kendimi çok gururlu ve güçlü hissediyorum. O anda Allah'tan başka hiçbir şeyden korkmuyorum. Çok rahat oynuyorum.

 



Futboldaki hedeflerin neler? Bu hedeflere ulaşabilmek için neler yapıyorsun?

 



En büyük hedefim, Avrupa'ya gidip ülkemi en iyi şekilde temsil etmek. Bunun için sürekli çalışıyorum. Avrupa'da gitmek istediğim takımlar ise İngiltere'nin ilk altı takımı Arsenal, Manchester City, Manchester United, Liverpool, Chelsea veya Tottenham.

 


Hayatında yaşadığın pişmanlıklar ya da "İyi ki yapmışım" dediklerin neler var?

 



Futbola çok önem verdim. İyi ki yapmışım dediğim şey bu diyebilirim. Keşkeler benim için yoktur. Yapmışımdır, bitmiştir.

 



Hatay'daki depremi siz de yaşadınız. Bu arada takımınızda ara transferde deprem bölgesinden gelen Günay Güvenç, Papy Djilobodji, Mustafa Eskihellaç gibi oyuncular var. Bu büyük felâketin ardından nasıl bir psikolojiye sahipler ve siz de onlarla destek anlamında nasıl bir ilişki kuruyorsunuz?

 



İlk geldikleri zaman psikolojileri biraz bozuktu. Bizim de bozuktu çünkü depremi biz de o gece Hatay'da olmamızdan dolayı bizzat yaşadık.  Birbirimize destek olmaya çalışıyoruz. Deprem anında çok korkmuştum. Her yer sallanıyordu. Dolaplar devrilmiş, camlar kırılmıştı. Her şey yerdeydi ve çok kötü bir andı.

 



Ülkemiz büyük bir deprem felâketi yaşadı ve yediden yetmişe herkes yardım için seferber oldu. Sen bu yardım faaliyetlerinin neresindesin?

 



Ben de elimden geldiğince yardım yapmaya çalıştım. Maddî-manevî olsun elimden geleni yaptım ve yapmaya da devam ediyorum.

 


Futboldan kazandığın ilk parayla ailen için bir şeyler yaptın mı?

 



İlk maaş aldığımda, maaş kartımı annemle babama teslim ettim. Kendime hiçbir şey almadan kartı onlara verdim. Beni bugünlere getirenler onlar. Ben de onların istediği gibi bir evlat olarak karşılığını vermeye çalışıyorum.

 



İstanbul'da nasıl bir hayat yaşıyorsun? Futbol dışında zamanını nasıl geçiriyorsun?

 



Futbol dışında pek zaman bulamıyorum. Çünkü çoğunlukla antrenmanlardan sonra hep dinleniyorum.

 



Hangi yemekleri seviyorsun? Hangileri ile aran iyi değil?

 



Etli yemeklere bayılırım. Pırasayı hiç sevmem.

 



Fobilerin ve hobilerin neler?

 



Örümceklerden korkuyorum. Hobilerim ise masa tenisi oynamak ve müzik dinlemek diyebilirim.


01.04.2023 12:13:00