2020 yılında Doğa Zamanı sloganı ve biyolojik çeşitlilik temasıyla kutlanan Dünya Çevre Gününde TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, doğa tahribatları ve iklim değişikliği sebepleriyle yüz binlerce türün neslinin tehlikede olduğunu belirterek tüm insanlığı kaybolmakta olan yaşamları korumak için sorumluluk almaya davet etti.
İnsanlığın doğa ile kurduğu ilişkiyi yeniden tanımlama ve kurma ihtiyacını hissettiğimiz bugünlerde Dünya Çevre Günü, biyolojik çeşitlilik temasına odaklanarak tüm dünyada Doğa Zamanı sloganıyla kutlanıyor. Arazi bozulumu, iklim değişikliği, aşırı yararlanma ve işgalci türler nedeniyle yaşanan biyolojik çeşitlilik kayıplarının vurgulandığı Dünya Çevre Gününde TEMA Vakfı, doğayu korumanın gezegenimizi ve kendi yaşamamızı korumak olduğunun bir kez daha altını çizerek biyolojik çeşitliliğin yaşamsal önemine çekti.
Konuyla ilgili konuşan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataçyaşamın sağlıklı bir şekilde devam etmesinin ve insanlığın gıda güvenliğinin devamlılığının biyolojik çeşitliliğe bağlı olduğunu belirtti. Ataç; Oysa gün geçtikçe habitatlar hızla tahrip ediliyor. Örneğin; Dünyadaki iki yaşamlıların %80ini, kuş türlerinin %75ini, memelilerin %68ini bulunduran, bir anlamda canlılar için adeta güvenli liman olan ormanlar yok oluyor. Sadece 2010-2015 yıllarında dünyada 32 milyon hektar orman alanı yok edildi. Yaygın pestisit ve kimyasal gübre kullanımı toprak biyolojik çeşitliliğini ve tozlaşmada rolü tartışmasız olan arıları yok etmekte, sucul ekosistemleri ise kirletmektedir. İklim değişikliği, kirlilik, kentleşme ve vahşi madencilik nedenleriyle gezegenimizi değiştirdiğimiz için antroposen çağı olarak isimlendirilen yaşadığımız çağda türlerin yok oluş oranları insanlık tarihinde görülen tür kayıplarının bin katıdır dedi. Dünyadaki türlerin %25i -yani yaklaşık 1 milyon türün- yok olma tehditi altında olduğunu belirten Ataç Genetik çeşitlilik azalıyor. Doğaya olan yükümüz her geçen gün artıyor. Bu yükün azaltılması için tek bir bireyden tüm insanlığa, politikacılara ve yöneticilere görevler düşüyor. Daha fazla zaman kaybetmeden her birimizin gezegenimiz konusunda sorumluluk alarak harekete geçmesi gerekiyor. Bu anlamda salgın sonrası dünyada, doğa koruma ve biyolojik çeşitliliği tehdit eden iklim krizi ile mücadelede daha somut adımlar atılmasını umut ediyorum dedi.
Türkiye, Dünya üzerinde üç farklı bitki coğrafyasının bulunduğu ender ülkelerden biri
İnsan faaliyetlerinin karasal alanın %75ini şekillendirdiğini, okyanusların ise %66sında etkilerini artan şekilde gösterdiğini belirten Ataç bu sebeple sulak alanların %86sının yok olduğunu belirtti. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç sözlerini Dünyada karasal ve tatlı su ekosistemlerinin sadece %15i, deniz ekosistemlerinin %6sı koruma altında. Türkiyede ise korunan alanların karasal alana oranı %8.9. Bu oranla ülkemiz, karasal alanların %17sinin korunan alan statüsünde olmasını hedefleyen BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi Aichi 2020 hedefinden ne yazık ki çok uzakta. Dünya üzerinde üç farklı bitki coğrafyasının bulunduğu ender ülkelerden biri olan Türkiyede %31i (3650 tür) endemik olmak üzere 10 bine yakın bitki türü bulunmaktadır. Sahip olduğumuz zengin biyolojik çeşitliliği korumak için korunan alanlar artırılmalı, bozulan habitatlar restore edilmeli, arazi kullanımında biyolojik çeşitliliğin ve ekosistem işlevlerinin korunmasını ön planda tutacak arazi kullanım planları yapılarak uygulamaya konulmalıdır diyerek tamamladı.
05.06.2020 16:49:00