Hayatın ilk iki yılındaki beslenme düzeni, ömür boyu sürecek beslenme davranışlarının temelini oluşturur.
Hayatın ilk iki yılındaki beslenme düzeni, ömür boyu sürecek beslenme davranışlarının temelini oluşturur. Tamamlayıcı beslenme 6-23 ay arasındaki dönem olarak kabul edilir. Anne sütünün tek başına yetersiz kaldığı bu dönemde besinsel ihtiyaçları karşılamak için anne sütüne ek olarak verilen besinler ‘’tamamlayıcı besin’’ olarak adlandırılır.
Gaziantep Özel Hatem Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Dila Tuğçe Kopan bebeklerin tamamlayıcı besin dönemine geçişleri ve beslenme sorunları hakkında bilgileri verdi.
Beslenme sorunlarının bebeklik ve çocukluk çağında sıkça karşılaşılan problemlerin başında geldiğini ifade eden Uzm. Dr. Dila Tuğçe Kopan ‘Gelişimi normal olan her 4 çocuktan birinde beslenme problemlerine rastlanırken bunların çok az bir kısmında bu sorun ciddi düzeydedir. Bebeklerin yeme davranışını etkileyen faktörler doğuma yakın haftalardan itibaren etkilidir. Bebekler, anne karnında içinde yüzdüğü amnion adı verilen sıvı aracılığıyla annelerinin yiyeceklerinin aromasıyla tanışır. Doğum sonrası anne sütü ile beslenme sayesinde bu çeşitlilik devam etmekle birlikte anne sütü ile beslenen bebeklerde tamamlayıcı beslenmeye geçişi daha kolay olur.’ dedi.
Bebekler 6. aydan itibaren ek gıdaya geçirilmelidir
6. aydan itibaren bebeğin enerji ihtiyacının artması, çinko ve demir depolarının tükenmesi nedeniyle ek gıdaya geçilmesi gerektiğini ifade eden Uzm. Dr. Dila Tuğçe Kopan ‘ Ayrıca bu dönemden itibaren farklı tat ve kıvamlar bebeğin ısırma ve çiğneme becerilerinin gelişmesine katkı sağlar. Çiğneme becerisi ile birlikte bebeğin ağız ve dil koordinasyonu artar. Bebeğe ilk verilecek besinler ev yapımı yoğurt, meyve ve sebze püreleridir. Tamamlayıcı besinlerin başlandığı ilk iki aylık dönemde bebeğin hazır mama karşılanması gereken kalori ihtiyacı ortalama 400-450 kcal/gün kadardır bu da ortalama 600 ml mamaya denk gelir ve bu dönemde anne sütü temel besin öğesi olmaya devam eder.’ dedi.
Ek gıdaya zamanında başlanması önemlidir
Tamamlayıcı besinlere geç başlanması besinlerin reddedilmesine neden olabilirken erken başlanması bebeğin anne sütünden tam yararlanamamasına ve besin alerjisi gelişimine neden olabilir. Tamamlayıcı besinlere geçişte, özellikle katı besinlerin verilmeye başlandığı dönemde, bebekler besinleri dilleri ile geri itebilirler. Birçok bebek yiyeceklere kendi elleri ile dokunmak, onları ağızlarına götürmek isterler. Çocuk gelişiminin normal bir davranışı olan bu duruma ebeveynler tarafından etrafın kirleneceği kaygısıyla izin verilmemesi, bebeklerin ağız hareketlerinin olgunlaşmasına ve doğru beslenme davranışının kazanılmasına engel olur.
Doğru beslenme davranışının kazanılabilmesi için, bebeğin 6-8 aylık döneminde emzirmenin yanı sıra giderek artan bir şekilde her bir öğünde en az bir çay bardağı ya da 100-125 ml kadar tamamlayıcı besinler başlanabilir. Anne sütü alan bebeklerde günde 2 ya da 3 kez, anne sütü almıyorsa günde 6 kez tamamlayıcı besin verilebilir. Çocuğun iştahına göre bir-iki atıştırmalık öğün de eklenebilir. Bu dönemde muhallebi ya da sütlaç veya evde günlük mayalanmış yoğurt verilebilir. Mevsimine uygun olarak sebze çorbaları yapılabilir.
Bebeğin 9-12 arası döneminde ise günde üç-dört öğün ve her öğünde yaklaşık 125 ml tamamlayıcı besin verilir. Daha önceki aldığı besinlere ek olarak tam yumurta, tavuk, balık, makarna pilav, baklagiller eklenebilir.
Aile ile birlikte sofraya oturma alışkanlığı kazandırılmalı
Bebeğin 12-24 ay arası döneminde ise günde üç-dört öğün ailenin yediği yemeklerden aile ile birlikte sofraya oturarak yiyebilir. İştahına göre yine atıştırmalık öğün eklenebilir.
2 yaş sonrası çocuklarda beslenme açısından aile ile birlikte sofraya oturmak önemlidir. Günde üç kez aile ile sofraya oturmalı ve günde iki ara öğün eklenebilir.
Anne babalar çocuğun beslenmesi ile ilgili her zaman sakin olmalıdır
Sadece püre şeklinde besinlerini tüketmesi yeme becerilerini olumsuz etkileyebileceğinin altını çizen Uzm. Dr. Dila Tuğçe Kopan ‘Çocuklar özellikle 18.aydan başlayarak 2-5 yaş arası en sık görülmekle birlikte genelde 8 yaş civarında yeni yiyeceklere karşı isteksizdir. Seçici çocuklar belirli tat kıvam koku ve görünüşe karşı hassastır. Sadece püre şeklinde besinlerini tüketmesi yeme becerilerini olumsuz etkileyebilir. Bu durumu aşabilmek için yeni denenecek gıda az miktarda sunulmalı ve anne babanın da tabağında bulunmalıdır. Çocuğu bu yeni gıda ile tekrarlayan defalar karşılaştırmak gerekebilir. Anne babalar da gıdayı iştahla çocukla birlikte tüketmelidir. Gıda ile karşılaştığında öğürme veya kusma durumları gerçekleşirse bu yeni besinin sevdiği bir besinle çok az karıştırılarak verilmesi çocuk tarafından kabul edilmesini sağlayacaktır. Anne babalar çocuğun beslenmesi ile ilgili her zaman sakin olmalıdır. Büyüme ve gelişmesi normal dahi olsa annenin iştah, yeme, yedirme ile ilgili endişelerinin her zaman önemsenerek uygun yönlendirmenin erken yapılması gerekir. ‘ dedi.