"Bu topraklarda fakir insan yoktur. Onlar ihtiyacı olanlara yemek yardımı yaparlar"".
"İnsanlar uzun ömürlüdür. Umumiyetle yüz yaşının üstüne kadar yaşarlar."
"Genç yaşta ölene hiç rastlanmaz."
"Halk giyinmek için kıymetli ipek kumaş kullanırdı"
"Onlar mutfak eşyaları için altın ve gümüş kullanıyorlardı."
"Beşbalığ’da evlerin çoğu iki katlıydı ve bütün evler beyaz badanalıydı".
Türkler yoğun olarak tarım yapıyorlar. Suyu tarım ve değirmenlerde olmak üzere etkin bir şekilde kullanıyorlardı.
"Chinling dağlarından çıkan nehir, başşehrin bütün çevresini dolaşır, tarlaları ve meyva bahçelerini sular ve su değirmenlerini işletir. Bu yerde Wu-ku (beş hububat) yetişir".
"Şehrin içinde pek çok iki katlı binalar vardır. İnsanlar iyi yüzlüdür ve usta sanatkarlardır. Altın, gümüş, bakır ve demir kaplar üzerinde çalışırlardı"
"Bütün fakirler et yerler." (Çinde fakirler et yiyemezlerdi)
Bir tür kimya sanayisi vardı. Ürettikleri amonyak dericilikte kullanılıyordu.
Pei-t'ing (Beşbalık) in kuzeyindeki dağlarda Kang-sha amonyak imal ediliyordu.
Altı gün sonra Chin-ling k'ou'ya vasıl olduk. Burada çok kıymetli mallar imal edilir."
Türklerde bir müzik zevki ve yaygınlığı vardı. Bunu toplu halde icra etmekten zevk alırlardı.
Ayrıca tiyatro ve bunu meslek edinmiş oyuncular bulunuyordu.
"Sonra, müzik, içki, ziyafet ve gece yarısına kadar artistler tarafından oynanan piyes vardı. Ertesi gün bir kayıkla gezinti yaptık. Gölün dört bir tarafından davullar çalıyordu"
"Onlar seyahat etmekten hoşlanırlardı. Onlar seyahat ederken çoğu müzik aletlerini yanlarında taşırlardı."
Türklerin yaşadığı refah elçinin gözünden kaçmamıştı. O devrin en büyük zenginliği otlak at ve hayvan sürüleri sayılamıyacak kadar çoktu. Kağan ve tiginler mallarının sayısını bilmiyordu.
"Onların kralı, Arslan Han yemek için at ve koyun pişirtmişti. Çok lezzetli idi. Bu arazide atlar çok boldur.
Han (kral), prensesler ve veliahtların her birisinin at sürüleri vardır. Onlar bin Li'den daha fazla genişliğe sahip olan düz ovada sürülerini otlarırlar.
Onlar atlarının derisinin rengi ile kendi sürülerini ayırt ederler. Hiç kimse sürüsünün sayısını bilmez.
Göktürk Kağanı Çin elçisini "7 gün " beklettikten sonra huzura kabul etmişti.
***
Ne göçebeydik ne de aç barbar sürüsü, dünyanın gıptayla izlediği bir millettik, her zamanki gibi…
~~~
Ne Mutlu Türküm Diyene !
***Sn.Özkan İzgi’nin "Wang-Yen-Te’nin Uygur Seyahatnamesi eserinden kısmen derlenmiştir..