Gaziantep ANKA Hastanesi Uzman Diyetisyeni Gülen Mavi Canlı Gün boyu aç kalmanın metabolizma hızını yavaşlatarak alınan besinlerin yağ haline gelmesini kolaylaştırdığına dikkat çekti.
Ramazan ayında beslenme düzenimizin değişmesi ve metabolizmanın yavaşlaması ile beraber kiloda artış gözlenebileceğine dikkat çeken Gaziantep ANKA Hastanesi Uzman Diyetisyeni Gülen Mavi Canlı, oruç tutacaklara doğru ve dengeli beslenme konusunda uyarılarda bulundu.
“Her ne kadar son zamanlarda “otofaji” olarak tanımlanan 12-16 saatlik aralıklarla 2 öğün beslenme şekli kilo vermede etkili bir yöntem olarak sunulsa da, iftar ve sahur öğünlerindeki aşırı ve dengesiz beslenme bu yöntemi etkisiz kılar. Öte yandan Ramazan ayında yeterli ve dengeli beslenme şekline özen göstererek obezite gibi sağlık sorunlarımızı çözmek için fırsat bulabileceğimiz gibi, oruç tutmanın ortaya çıkarabileceği halsizlik, baş dönmesi, mide bulantısı, baş ağrısı gibi olumsuz etkileri de en aza indirebiliriz. Özellikle kalp hastalığı olanlar, hamileler, düzenli ilaç kullanması gerekenler, şeker hastalarının oruç tutmaması gerekmektedir. Ramazan ayında az yemek ve hareketsizlikten kaynaklı metabolizma hızı yavaşlayabilir. Metabolizmanın yavaşlaması kilo almamıza neden olur. Bu yüzden oruç tutarken bazı noktalara dikkat etmeliyiz. Az ve sık beslenmemiz gerekmektedir. (sahur ve iftar arasında ara öğün gibi). Kahvaltı günün en önemli öğünüdür. Bu nedenle mutlaka sahura kalkmalıyız. Sahurda yumurta, tuzsuz peynir yoğurt gibi protein içeriği yüksek besinler ve kompleks karbonhidrat içeren (çavdar, yulaf ve tam tahıllı ekmek), söğüş ,yeşillik, ceviz ,tuzsuz badem gibi besinler tercih edilmelidir. Protein ve lif içeriği yüksek besinler hem metabolizma hızını, yükseltir hem de uzun süre tokluk hissi sağlar. “
“İftarda mideyi bir anda doldurmanın sağlığınızı olumsuz etkiler”
Gün boyu süren açlığın ardından iftarda mideyi bir anda doldurmanın hem sağlık sorunlarına hem de kilo alımına sebep olabileceğini söyleyen Uzman Diyetisyen Gülen Mavi Canlı, beslenme konusunda şu önerilerde bulundu:
“İftara öncelikle bir kase çorba ile başlanmalı,10-15 dakikalık bir ara verilmeli, daha sonra yağ oranı düşük, lif oranı yüksek, protein içeren, vitamin- mineral acısından dengeli bir öğün tüketmeliyiz. İftarda et, tavuk ya da balık yanında sebze yemekleri ve salata, yoğurt tüketmeliyiz. Bu ayda eğer ağırlıklı olarak et ve et ürünleri tüketeceksek, kızartma ve kavurma gibi et seçeneklerini değil, haşlama, ızgara gibi daha çok beyaz ete ağırlık vererek beslenilmelidir. İftardan bir ya da iki saat sonra iki ara öğün yapılmalıdır. Ara öğün olarak süt, yoğurt ya da kefir yanında 2-3 adet ceviz yada 5-6 adet badem veya meyve gibi sağlıklı atıştırmalıklar tercih edilmelidir. Ara öğün yerine, haftada bir ya da iki defa tatlı tüketilebilir. Eğer tatlı tüketeceksek, iftardan bir ya da iki saat sonra tüketilmelidir. İftarda uzun süre aç kalınması nedeniyle kan şekeri düşük seviyededir, kan şekerini ani yükseltecek ; hamurlu tatlılar ve ağır şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar ve meyveli tatlılar tüketmeliyiz. Kan şekerimizi dengede tutabilmemiz için ,mutlaka iftardan sonra 45 dakikalık yürüyüş yapılmalıdır. Uzun süre aç kalmak bağışıklık sistemimizin zayıflamasına neden olur. İçecek olarak gazlı ve şekerli içeceklerden kaçınılmalı, su ve bitki çayları, ayran gibi sağlıklı içecekler tercih etmeliyiz. Ramazan ayında bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için, 2-2.5 litre su tüketimi, c vitamini içeren besinler, omega 3 ,probiyotikler, d vitamini içeren besinler ve zencefil zerdeçal gibi baharatları tüketmeliyiz. Sonuç olarak Ramazan ayında oruç tutarken sağlıklı ve zinde kalabilmek, huzurlu olabilmek için, yeterli ve dengeli beslenmeliyiz. Herkese hayırlı Ramazanlar dilerim.”