.
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Derya Koçak Yanık ve çalışma ekibi TÜBİTAK tarafından desteklenen “Mikrodalga/CO2 yöntemi kullanılarak fıstık sert kabuğunun ksiloza hidrolizi ve ksilozun biyoteknolojik yöntem ile ksilitole dönüştürülmesi” isimli son projeleri kapsamında fıstık sert kabuklarından değerli bir gıda katkı maddesi olan ksilitol üretimi amacıyla çalışmalara başladı.
Son yıllarda yoğunlukla gıda atıklarının değerlendirilmesinde yenilikçi yöntemler üzerine çalışmalar ve projeler geliştiren GAÜN Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Derya Koçak Yanık ve çalışma ekibinde Prof. Dr. Fahrettin Göğüş, Dr. Hatice Neval Özbek ve Dr. Aysel Elik’in yer aldığı çok yönlü bu projeye; Doç. Dr. Murat Yılmaztekin ve lisansüstü öğrenciler Filiz Hazal ve Meryem Delal Yaman da katkı veriyor. Proje hakkında bilgi veren Doç. Dr. Derya Koçak Yanık, “Projenin ilk basamağı; bölgenin tarımsal bir yan ürünü olan Antep Fıstığı sert kabuğunun asit ya da alkali hidrolizine alternatif çevre dostu bir yaklaşımla, selüloz, hemiselüloz ve lignine parçalanmasıdır. Hiçbir kimyasal çözgen kullanılmadan ayrıştırılan bu lignoselülozik malzemeden yüksek katma değerli şekerler elde edilmesi planlanmaktadır” diye konuştu.
Atık değerlendirmeye ilişkin gerçekleştirdikleri çalışmalar hakkında bilgi veren Doç. Dr. Derya Koçak Yanık, günümüzde doğal kaynakların yetersizliği, hızla artan dünya nüfusu, iklim değişiklikleri, gıda kayıpları ve gıda atıklarının gıda güvenliğini tehdit eden önemli unsurlar olduğunu söyledi. Gıda endüstrilerinde üretimin çeşitli aşamalarında oldukça yüksek miktarlarda katı veya sıvı atıkların açığa çıktığını belirten Doç. Dr. Yanık konuşmasında şunları söyledi: “Bu atıklar ekolojik döngüde sadece gıda güvenliği açısından değil çevreye verdiği zararlar açısından da oldukça büyük önem arz ediyor. Ayrıca bu gıda atıkları hali hazırda market değeri taşıyan faydalı ürünlere dönüştürülebilecek polifenoller, diyet lifi, fotokimyasallar gibi önemli bileşenler içermektedirler. Dolayısıyla bu atıkların değerlendirilmesi yönündeki çalışmalar giderek önem kazanmaktadır. Biz, atıkları değerlendirirken yeni atıkların çıkmamasına özen göstermekteyiz. Bu nedenle tercih ettiğimiz yeni uygulamalarda tamamen çözgensiz metotları geliştirmeye çalışıyoruz. Çözgen kullanılması zorunlu olan durumlarda ise çevreci çözgenlerle çözüm üretmeye çalışmaktayız.”