Salgınının Türkiyedeki seyrine ilişkin yeni bir rapor yayınladı.
Dünya ve Türkiyede COVID-19 Analizi başlıklı raporda, yeni tip koronavirüs salgınının Türkiyede şu ana kadar 600 milyon TLnin üzerinde sağlık harcamasına neden olduğu saptanırken sağlık sisteminin Eylül 2020de öngörülen ikinci dalgaya hazırlıklı olduğu belirtildi. Olası üçüncü dalga ise Mart 2021de bekleniyor.
İSTANBUL, 11 Haziran 2020 / B2PRESS Tüm dünyanın yeni tip koronavirüs salgınına karşı başlattığı mücadele, hız kesmeden devam ediyor. Salgının yeni merkezi Güney Amerika olurken, ilk vakanın görüldüğü tarihten itibaren sosyal izolasyon, sokağa çıkma yasağı ve sınırların kapatılması gibi tüm gerekli önlemleri en hızlı şekilde uygulayan Türkiye, uzmanlara göre ilk dalgayı geride bırakmayı başardı.
COVID-19 salgınının Türkiyedeki seyrine ilişkin bilimsel metotlarla öngörüler geliştiren Econix Araştırma, Mart ve Nisan aylarında açıkladığı 4 ayrı salgın senaryosunun ardından yeni bir rapor daha yayınladı. Dünya ve Türkiyede Covid-19 Analizi başlıklı raporda, Türkiyede yeni tip koronavirüs tespit edilen hastaların toplam tedavi ve bakım maliyetleri dikkat çekerken, henüz tanı konulmamış hasta sayısının 1 milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Türkiyedeki mevcut vaka tablosu değerlendirildiğinde ise salgının birinci dalgasının geride bırakıldığı, ikinci ve üçüncü dalgaların da daha hafif seyirlerle beklendiğini belirtildi.
COVID-19 hastalarının tanı ve tedavileri için 623 milyon TL harcandı
Mart, Nisan ve Mayıs ayını kapsayan verilerden hareketle hazırlanan raporda, T.C.Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan COVID-19 tedavi kılavuzundan ve çalışan uzmanların görüşlerinden hareketle Türkiyenin hasta yönetimi maliyetleri analiz edildi. Analiz kapsamında uzman görüşlerinden elde edilen verilere göre, Türkiyede COVID-19 tanısı konulan hastalarının bakımı için yapılan toplam harcamanın 623 milyon 412 bin 232 TL olduğu öngörüldü.
Maliyet kırılımlarına bakıldığında ise en çok harcamanın 234 milyon TL ile yatarak tedavi gören COVID-19 hastalarının bakımı için yapıldığı görüldü. En çok harcama yapılan hizmetlerden bir diğeri de 210 milyon TL ile test yapılan ancak tanı almayan vatandaşların tetkik işlemleri oldu. Onu 135 milyon TL ile salgın nedeniyle yoğun bakımda tedavi gören hastaların tedavi ve bakım giderleri takip ederken en düşük harcama 45 milyon TL ile ayakta tedavi gören COVID-19 hastaları için yapıldı.
Raporda sağlık harcamalarının yanı sıra COVID-19 için açıklanan devlet destek paketlerine de ciddi bir bütçe ayrıldığına yer verildi. Türkiyede destek paketinin büyüklüğü GSYHye göre % 2,5 olarak kaydedilirken bu oran Birleşik Krallıkta %5, Almanyada %10,3, ABDde ise %13 olarak karşımıza çıkıyor.
Tanı konmamış 1.2 milyon hasta olduğu tahmin ediliyor
Econix Araştırmanın yayınlanmış veriler ve modellerden hareketle yaptığı analizde, hastane başvuruları ve test oranlarına göre yapılan değerlendirmeler sonucunda tanı konan hastaların, tanı almamış muhtemel hastalar dahil tüm hastaların %13,53ünü oluşturabileceği saptandı. Bu bağlamda Türkiyede 2 Haziran 2020 tarihi itibariyle henüz tanı konulmamış 1.223.070 COVID-19 hastası olabileceği belirtiliyor.
Ayrıca, Türkiyedeki mevcut tablonun Econixin Nisan ayında açıkladığı analiz raporunda yer alan 2. senaryo ile benzer seyrettiğine dikkat çekildi. Söz konusu senaryoda öngörülen 110.000 vaka sonrası durağanlaşmanın Nisan - Mayıs aylarında gerçekleştiği, Haziran sonunda ise tanı almış toplam hasta sayısının 180.000, muhtemel ölüm sayısının ise 5.000in üzerinde olması bekleniyor.
İkinci dalga Eylül ortasında, üçüncü dalga Mayıs 2021de gözlenebilir
Rapora göre, Türkiyedeki haftalık yeni vaka sayısındaki düşüş göz önüne alındığında birinci dalganın sonlanmak üzere olduğu ancak dünyada yaşanmış virüs salgınlarından ve Türkiyede COVID-19 virüsünün gösterdiği hızlı yayılımdan hareketle ikinci ve üçüncü dalgaların yaşanabileceği de öngörülüyor.
İkinci dalganın Eylül ayında başlayarak Ekimde tepe noktasına ulaşması beklenirken hasta sayısının da ilk dalgadaki vaka sayısının %25i civarında kalacağı tahmin ediliyor. Üçüncü dalganın ise 2021 yılının Mart ayında başlayabileceği ve Nisan ortasına kadar sürebileceği belirtiliyor. Birinci dalga kadar yoğun seyretmeyeceği öngörülen ikinci ve üçüncü dalgaların sona ermesiyle ölüm sayılarının da giderek azalması ve Mayıs 2021 itibariyle yeni ölüm yaşanmaması bekleniyor. Ayrıca, olası bir aşılama ile toplumsal bağışılık kazanılması durumunda bu sürecin daha iyi seyredebileceğinin de altı çiziliyor.
Sağlık sistemi yeni dalgalar için hazırlıklı
Araştırma ekibinin başında yer alan Dr. Güvenç Koçkaya, Türkiyenin koronavirüs mücadelesinde oldukça iyi bir başarı kaydettiğini ifade ederek öngörülen yeni dalgalar için kuvvetli bir altyapı oluşturulduğuna dikkat çekti. Koçkaya Bugün, daha önceki çalışmalarımızda Türkiye için öngördüğümüz ve Haziran ayı sonuna kadar 180.000 üzeri vaka yaşanacağını tahmin ettiğimiz 2. senaryoya yakın ancak çok daha iyi seyreden bir tablo ile karşı karşıyayız. Ölümler tahminlerimizin çok altında ilerliyor. Bu da sağlık sistemimizin başarısını ortaya koyuyor. Gerek tedavi noktasında gösterdiğimiz hızlı adaptasyon gerekse ihtiyaçların eksiksiz karşılanması için hizmete açılan yeni hastanelerimiz ile öngörülen Eylül 2020 ve Mayıs 2021 dalgalarını başarıyla yönetmeye hazır bir sağlık sistemine sahibiz. Ancak toplam ölümlerin vaka sayılarıyla birlikte artamaya devam ettiğini unutmamalıyız. Nitekim dünya genelinde vaka ölüm oranı %6,2 olarak kaydedilirken Avrupa %9,01 ile ilk sırada yer alıyor. Dolayısıyla risk hala yanı başımızdayken tedbirleri elden bırakmamak ve kısıtlamalar kaldırmış olsa dahi sosyal mesafe ve hijyen kurallarından ödün vermemek hayati önem taşıyor dedi.
Salgının yeni merkezi olan Güney Amerika dengeleri değiştiriyor
Raporda salgının dünya genelindeki seyrine dair ise büyük dalgalanmaların geride kaldığı, aylık yeni vaka sayıları artmaya devam etmesine rağmen aylık ölüm sayılarının azalma eğilimi gösterdiği yorumu yer alıyor. Ancak Güney Amerikada artan vakalar, global seyrin dengelerini ciddi ölçüde etkiliyor. Mayıs ayında Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde günlük yeni vaka sayılarında belirgin bir düşüş yaşanırken Güney Amerikada gözlenen ölüm sayısının Mayıs ayının son haftasında Asya kıtasını geçerek ilk sıraya yerleştiği belirtiliyor. Ölümlerin toplam vakaya oranına bakıldığında ise Avrupa kıtası hala dünya ortalamasının üzerinde seyrediyor.